27 Şubat 2011 Pazar

Son 24 saat...

Yarın 19:00 da ameliyat başlaycak inşallah.
Heyecan, merak, kakara kikiri şu andaki durum.
UE ve anne karnında NE'nin muhabbetini kameraya almayı başardık son gün;)
Artık zaman yakalanmaz sanrıım.
Bol şans dileyin, dualarınızı eksik etmeyin.

24 Şubat 2011 Perşembe

38. hafta - Ev Gebesi



Resimden de görüldüğü üzere kaburgalarımdaki ve kalbimdeki baskı son hız devam etti. Bu arada karnıma bakıp, oğlan gibi diyenler oldukça fazla:))

Bu hafta için yazılacak çok şey yok aslında. Yasal iznimin başlamasıyla evdeyim. UE ilk sabah panik halde beni uyandırdı ve "Baba işe gitti, sen geç kaldın" dedi.

NE gelmeden evde 2 hafta kadar geçirecek gibiyim, bu durum aslında iyi oldu. NE geldi annem evde kalıyor algısı oluşmadı UE'de.

UE, alışkanlıkları kapsamında bilhassa başta beni taklamadı. Şimdi biraz kırılsa da gene de oyun arkadaşı anneannesi ve dedesi.

Hal böyle olunca anne bol bol uzandı, uyudu. Şişleri hep indi. Kilosu artmadı (belki de şiş inmesi ve alınan kilolar dengelendi).

Gündüz uyuduğum için gece uyuyamıyorum diye düşündüm. Ama gündüz uykularını kesince de uyuyamadığımı görünce, biraz heyecan mı var ne demeye başladım. Bu gece 12'de yatınca beşte uyandım. Döne döne altı oldu. Kalktım kahvaltımı ettim ve huzurlarınızdayım:))

Sadun Aren'in Puslu Camın Arkasından isimli anı kitabını bitirdim. Detaylar OkurYazar'da olacak.

Türk gerçeği gebelerin hamurla beslenmesi geleneğine son hafta olduğu için itirazsız tamamdır diyorum. Taze taze hamurlar pek muhteşem geliyor. Üstüne de bir demet rokaaa, ooooh:))

Anneanneyle gezmeler yapıyoruz. Bursa Ucuz kumaştan NE ve UE için kumaşlar aldık. Anneanne dikecek ve çarşaf olacaklar. Kumaşları gördükçe kendimden geçiyorum, dikiş işlerini becerebilir miyim diye düşünüyorum. Yaza annemin makinesinde bir kaç deneme yapıp gelecek öngörüp görmediğime bakacağım.

Bu tam hafta olarak yazdığım son yazı. Haftaya bu saatlerde, 2 çocuk annesi bir kadın mı oluyorum şimdi ben?

23 Şubat 2011 Çarşamba

Doğuma Evren de Girsin...



Kargodan üç kitap düşmüş biri UE'nin, biri NE'nin biri de Annelerinin başına...

Evren bizi şımarta şımarta, mahçup ede ede bitiremedin.

Nasıl nasıl sevindik bilemezsin.

İnceliğe bakar mısınız, UE liste verdi diye uzunlu boyun barındıran kitabı bulmuş göndermiş.

Rahatlatıcı etkisi, sevgisi, şefkati, ilgisi bana ne, bana ne, ben Evren'i de isterim doğumumda...

21 Şubat 2011 Pazartesi

2 Çocuk Annesi Olmama Ramak Kala 2 Çocuk Annesinin Mimi.

Balsultan'la Paşa Oğlan'ın annesi beni mimlemiş. 2 Çocuk annesi olmama ramak kala 2 çocuk annesinden mimi, herşeyin muhteşem olacağına yorarak başlıyorum cevaplara.

1. Gün içinde, eğer gerçekleşirse şok geçireceğin şey?
Bir tüm günü kendi başıma geçirebilmek, 2.5 senedir olmadı, 2 sene daha olamayacak gibi:))

2.Gördüğün zaman, eğer almazsam uyuyamam dediğin şey?
Eşyalarım üzerine çok düşünür oldum son zamanlarda. Sadun Aren'in anılarını okuyorum orda toprak verilen köylülerin topraklarını istemeyişlerinden bahsediyor. Prag'a tiyatroya operaya ailecek gidemiyorsunuz diyorlar açıklama olarak, mülkleri onları tutsaklaştırıyor. Ben de evde üstüme üstüme gelmeleri, bir heves aldıktan sonra aslında gereksinimim olmadığını farketmem, dolapları nasıl ayıklasam diye planlar yapmam üzerine, alacağım şeyi bir kaç kez düşünme alışkanlığı geliştirmek istiyorum. Gerçi hantal hamiel kıyafetleri ve aylarca giydiğim düz spor ayakkabılarından sonra, kilolarımı verir vermez yeni bir kaç kıyafet ve topuklu ayakkabı almazsam uyuyamayacaklarımdan olabilir. Ama kuralına uygun, değil bir kaç kez düşünmek, birkaç aydır düşünüyorum:))

3.Uğruna diyetini bir kalemde bozduğun şey? Lisede bir iki heves diyet girişimim dışında (ki ailemce gelişme çağında diyet olmazla durduruldum, bana da uydu) diyetim yoktur. Her sabah tartılır biraz oynamada yediklerime bir iki gün dikkat ederim. Aldığım 15 kiloyu düşünerek bu soru açık kalsın belki dönüp cevaplarım diyorum:)


4.Uğurun var mı, uğurun?
Uğurum çok yok. Ama TOEFL sınavlarında tesadüfen aynı kazağı giyip iyi puan alınca sınava gene kışın girsem o kazağı giyerim diye kazağı saklıyorum:))


5.Kendine en yakıştırdığın renk? Turuncu.

6.En sevdiğin takın? Telkari uygulanmış altın bir yüzük.

7.Takıntın? Evden çıkarken ocak, priz kontrol etmek. Evdeki nesnelerin çarpık durmaması. Mutfakta temizlikte kullandığım bezleri bir kez kullanınca illaki makinede yıkamak.

8.Bavulum çoktan hazır, gitmek istediğim şehir, ülke?
Nere olsa giderim, yeter ki gidebileyim:))

9.Ben bu şarkıyı duyunca şakırım? Ben duymadan bile şakırım:))


10.Solunda ne var? Konsol, üstünde sevgili Evren'in gönderdiği UE ve NE panosu, böbannemizin bana yılbaşı hediyesi, beyceyzin tezine ilişkin dokümanlar, NE için arar ara şarjı dolan kamera, sevgili arkadaşım M.'nin hediyesi şamdanlarım, İran'dan gelen bir mücevher kutusu (içi boş, doğum sonrası dolar heralde - koca için sanat yaptım:P gerçi olsa olsa mecazı mürsel olur ya;)), evlilik günü resmimiz (çerçeve kullanmayı sevmiyorum ama hediye geldikçe kullanıyorum).

20 Şubat 2011 Pazar

Çevirmen UE.

Artık evdeyim ya, sabah keyfi yapıyorum bilgisayar başında.

Bilgisayarı açık gören UE damladı, bilgisayar okuyalım diye.

UE, maillerime bakayım, sonra bilgisayar okuruz olur mu dedim.

Dakikalar geçip mail bakması bitmeyen anneye UE geldi hesap sordu, baktın mı iletilerine?

Babamdan duydu kesin iletiyi, ama maille ileti ilişkisini nasıl kurdu ben de bilmiyorum:))

Arada "bana yes de" demişliği de var, İngilizce mi öğreniyor gizli gizli:))

19 Şubat 2011 Cumartesi

37. hafta - Ve doğum tarihi belirlendi:)



Yanda doktorumuza gittiğimiz randevu saatlerini göryorsunuz... Son gidişimiz 16 Şubat. 25 Şubat mı 28 Şubat mı seç dedi. Ben ne kadar karnımda kalırsa o kadar iyi hissedeceğim için 28 Şubatı seçtim. 28 Şubat 19:00 da epidural sezaryen. Dualarınızı, iyi dileklerinizi bekliyorum. Ben NE'den de bir sürpriz beklemedeyim. Hoşuma gitmiyor aslında böyle tarih atama. 25 şubatta belki ben geldim der;)
Doktor yaklaşımının 38+4 sonrası almak olduğunu söyledi. Bizimki 38+6 oluyor.

UE'nin erken doğum heyecanlarından sonra vaktini beklemiş olması ile yetinip gün atamalara takılmamalıyım aslında. İyi düşün iyi olsun yaklaşımıyla dile getirmedim ama ters duruşu nedeniyle doktor erken doğum olabilir demişti 32. hafta kontrolü öncesi. Sonra da ekledi "bir olasılık, UE düzdü de ne oldu, ayrıca erken doğdu da ne oldu" diye beni oldukça rahatlattı. 28. hafta civarında hissettiğim ağrılarla (rahim büyüme ağrılarıymış) oldukça korkmuştum. Her hafta geçtikçe rahatlamama rağmen 33+5 (UE'nin doğum sinyali verdiği) ve 34+3 (doğduğu) tedirgin günlerim oldu. 37'ye ulaşmaktan çok mutluyum (Bu satırları yazarken 37+4 olmak üzreyim). Dediğim gibi UE babası (tam babasının doğduğu gün doğmuş) ve bıraksak NE anası (ben de tersmişim ve 40. haftadan sonra doğmuşum) olacak gibi:)) 32. haftada NST sonucu iyi olunca 5 haftamı öteledik, yoksa evde dinlenme sürecine girecektim.

İş hayatıma arayı verdim. Bakalım ne kadar süre evde olacağım.

Son doktor kontrolünde kilosu 3336 ölçüldü. Ben de 15 kilo aldım. Aslında UE de bir ay sonra doğsa ilk hamileliğimde de bu kilolara ulaşacaktım. 2. hamileliklerde kiloların çok zor verildiğini duyup ürküyorum.

UE dedemle uyuycam şamatası geliştirdi. Dede ne der bilmiyorum ama benim pek işime geliyor. Dedesiyle uyuyor ve gece uyanınca dedesi uyutuyor. Böylelikle pek bölüklü uykulu geceler öncesi bir kaç hafta deliksiz uyku bana nasip oldu.

Emzirme günleri için bira bardaklarım hediye edildi, yarım litrelik. Normal bardak yetmezdi bana geçen sefer.

Arkadaşlarım güle güle yemekleri düzenlediler, iyi ki varlar. Neşe, mutluluk katıyorlar hayatıma. Özel hissettiriyorlar. Hamileyken özel hissetmeye ayrı bir gereksinim duyuyor insan.

UE'nin park yatağı böbannesinden geldi. Bir alabora oldu bizimki. Ama yatak bir yıpranmış bir eskimiz bir çirkinleşmiş sormayın gitsiiin, nerde UE'nin korkulukları oynayan, çekmeceleri olan abi natağı:)) NE abi ben nerde natacam diye sorunca gururla çirkin natakta diye cevap veriyor. Ah boncuk gözlüm, pek ufaksın sana pek zor. Ama ileride herşey çok güzel olacak. Kardeşler iyi ki varlar....

19 Şubat'ın da geçmesiyle burcu da balık oldu. Şekerleri için aldığımız kovalar abisinin adı kova olsun önerisine hoş bir atıf olacak. Burcuyla da ilişkikenir mi diye düşünüyordum oysa ki.

Önümüzdeki hafta 38. haftayı yazacağım ve haftalık serüven sona erecek. Daha dün değil miydi hamileliğimi bildirdiğim kayıt...

NE, seni heyecanla, merakla, coşkuyla bekliyoruz kızımız. Güzelliklerle gel, ömür boyu gül kıymetlimiz.

18 Şubat 2011 Cuma

Doktor Civanım

UE ve NE'nin babası bugün itibariyle doktor ünvanını aldı.
Kendi alanının çok dışında bir alanda, çalıştı, çabaladı, yoruldu yılmadı ve mutlu sona ulaştı.
Çalışmadan toplumun yükseleceğine inanmayan bir birey olarak, bu çabalarından ötürü onu çok çok kutluyorum. Sonra da kendimi, kolay değil gezmelerden tozmalardan vazgeçmeler.
Onunla gurur duyuyor, darısı başıma diyorum.
Çalışma odasındaki bir yığın not ayıklanacağı için de pek mutluyum. Kanepenin üzerinde notlar değil biz oturacağız:))

İtiraf Ediyorum:))

Itır beni mimlemiş, ben de annelik ve çocuk üzerine itiraflarımı sıralayayım.

Bebeğin ilk yıkanmasında annelerimizden aldığımız desteği, ben torunlarıma verebilir miyim kaygım var. Keza NE'yi verseniz ilk yıkamasını yapamazmışım gibime geliyor:)

Çocuğunla fink fink gezebilen annelere imreniyorum, çok istememe rağmen başaramadım. Ama şimdi taze elması, uykusu, karşıdan karşıya ikimiz bebek arabasıyla gezer miyiz ki, yabancıların yanında ağlıyor huysuzlanıyor gibi çok bahanem oldu. 2 çocukla hiç başarırmışım gibime gelmiyor.


UE ile tren ya da otobüsle yolculuk yapma fobim var, ya uyursam ya birşey olursa.


Çocuklarımı doktora bağımsız bir dönemde doğurmuş olmayı isterdim (ama geç doğurmak da istemem, doktora yapmamakta:)). Aklımda hiç sınavdı, dersti, hocaydı olmadan ayak uzatmak güzel olabilirdi. Şu gebelik kolay geçseydi, doktora sonrası bir üçüncü derdim ama o defteri de kapadım:))

Büyükanneleri büyükbabaları hafta içi iyi beslediği için haftasonu beslenme mızmızlıklarında hemen amaaaan diyebiliyorum.

UE ilk doğduğunda çok kitapçıydım, şimdi annelerin deneyimleri de muhteşem noktasını da barındırıyorum.

UE'yi böbannesine(en son telaffuzu bu) NE'yi ananesine satıp ne zaman bir yurtdışına gidip geliriz hesaplarım var:)) (Bunun için en az 2 sene gerek, ama hayalsiz de yaşanmaz ki).

UE aman ağlamasıni aman kucağına aldı iyi tutar mıki, aman şöyle aman böyle ile büyüdü. İlk çocuk buldumcuğu oldu. NE de daha rahat olacakmışım gibime geliyor. Arkadaşımın sevdiğim bir lafı var, ilkini korumaktan sevemedik diye. Galiba ilkler hep bu yoldan geçiyor.

Batıl inancım yoktu, ta ki UE bileğinde lekeyle doğana kadar (şimdi geçti). Ciğer yemiş, gül koklamış, birisinden bişi saklamış olma hallerinden olabilirmiş. Şimdi UE'nin tırnaklarını gece kesemiyorum (doktora yapan geleneksel türk annesi:)). Gündüz de ayak tırnaklarını kestirmiyor. Uyuyunca da ya uyanırsa kaygısı giriyor. Bazen kendi kendine kırılıyor ayak tırnakları.

Çok da ilginç itiraflarım yok sanki. Zaten içsel roka dürtmece sendromumda başladı:))
Bi demet roka yiyip geleyim.

15 Şubat 2011 Salı

Hastane Çantası

37. haftayı da tamamladık. Artık doğum miyadında. Hastane çantamız da kapımızın yanında. İçinde şunlar var, unuttuklarım varsa aman hatırlatın.

Anne İçin:


2 pijama, 2 gecelik ve sabahlık. Geçen sefer geceliği tercih ediyordu doktorlar ve hemşireler. Normal doğum olmayacağı için 2 gün kalacağımızı düşünüp bolca koydum.
1 yelek (lizözü anımsatır birşey:))
Terlik, çorap.
Bolca iç çamaşırı.
Göğüs pedi.
Toka.
El kremi, diş fırçası, diş macunu, tarak, dudak parlatıcı.
Çıkarken giymek için giysi.

Bebek İçin:

3 tulum.
5 body.
1 numara bez.
Alt açma örtüsü (can bebe).
1 kalın, 1 ince battaniye.
Yelek.
Çorap, şapka, ağız silme bezleri.

Islak mendil, peçete, kağıt havlu, minik bir defter, fotograf makinesi, kamera, şarj aletleri, piller, kağıt bardaklar.

Hastane sağlamıyorsa göğüs pompası (umarım gerek olmaz, ama süt arz talep üzerine gelecek). Hastane sağlamıyorsa hijyenik ped.

13 Şubat 2011 Pazar

Oyuncak İhtiyacı Olan Bir Anaokulu Aranıyor...

Okuyanlar, okumayanlara da duyursun.

Oyuncaklarımız, gereçlerimiz eksik diyen bir anaokulu var mı bildiğiniz?

Yorum bırakabileceğiniz gibi, e-posta da gönderebilirsiniz.

12 Şubat 2011 Cumartesi

Bozalı Kek - Mmmmm...


Bir değişik kek tarifi görsem dayanamıyorum.
Mutfak Sırlarında gördüm tarifi. Bozanın tadını beğenmeyip denemeler sonucu yapmış. Benim bozam çok lezzetli (Vefa) olmasına rağmen fikir çok hoş geldi denedim. Tabi hiç bir kuvvet bana 1 sb yağı keke ekletemeyeceği için yarım su bardağından bile az yağ koydum. Kıvam koyu olunca da göz kararı süt ekledim. Bu arada gelip giderken zencefili yarım değil tam çay kaşığı eklemişim. Ama sonuç bizim aileden yıldızlı on aldı.

Tarif şöyle

3 yumurtayla 1 sb şekeri çırpıyoruz (benimki 1 su bardağından iki parmak azdı 10 çb kaşığıydı, bir sonrakinde 8 çorba kaşığını deneyebilirim).

Yarım su bardağından az yağ bir su bardağı bozayı da ekleyip çırpmaya devam.

2.5 su bardağı unu, 1 paket vanilyayı, 1 tatlı kaşığı tarçını, 1 çay kaşığı toz zencefili de ekleyip karıştırıyoruz. Kıvam alacak şekilde süt ekliyoruz (tam anne oluyorum canım, göz kararları başladı), 1 tane de kabartma tozu.

Yağlanmış kek kalıbında, 180 derece fırında yaklaşık elli dakika pişiyor.

Şimdi ikinci dilimi yutmamak için ne çareler bulsak acep:)

11 Şubat 2011 Cuma

36. hafta - Çok çok azaldı zaman.

Pazartesi günü Beyceyiz hastalandı. Salı günü başlayan halsizlik, titreme çarşamba sabahı başını kaldıramamaya dönüştü. 3 iş günü başımı kalıramadan yattım. Cumartesi de aynı biçimde devam etti. Pazar biraz kendime gelir gibi oldum. Bu arada perşembe UE ateşlendi. Neyse ki evde destek kuvvet vardı da telef olmadan atlattık süreci (onlara bulaştırmamış olmamız, kul sıkışmadan hızır yetişmez felsefesi dışında nasıl açıklanır?)

Başımı kaldıramadığım aralarda, bir 35+1 kontrolü oldum geldim. Doktoru aradık, randevularda sarkma var mı, bekleyecek halim yok diye. Gelin yok dedi. Ama NST ve doktor arasında biraz beklememiz gerekti. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. Beklerken beynim akıyor sandım.

NST gayet iyi. Hiç bir şey kesin değil ama erken doğum riski gözükmüyor. Ben bir kilo, bebek aşağı yukarı 800 gram almış (hep asıl kilolarımı ilk 6 ayda alıyorum ben). 2800 küsür olmuş pıtırcık (35+1). Gene yüzünü göstermedi. Ve hala ters. Ben zaten bir sezaryen tadacak insanmışım. Beklenen doğum tarihi 4 marta inmiş. Doktor 22-23-24 de alırız gibi görünüyor dedi. Ama son karar 16 Şubattaki görüşmede verilecek. Tatlı bir heyecan sardı ki sormayın gitsin, azıcık merak, biraz korku, biraz sevinç değişik bir karışım.


4 gün sürekli uzanınca ayaklarım, hamilelik öncesine döndü.
Bu arada sağ elimdeki uyuşmaları doktoruma sordum. Ödemlerden kaynaklı, doğum sonrası geçecek.

Kulaklarım ve burnum hamilelik boyunca tıkalıydı. Hata 2-3 hafta önce telefon çalmış çalmış duymamışım, UE kaptı getirdi baba arıyor diye:)) Hastalıkla birlikte iyice sağır sultan oldum. Gece diş köklerim ağrıdı. Limonlu sıcak su içmeye kalktım, içerken oyalanayım diye televizyonu açtım. Gece üçte disko kralı oluyormuş, beyceyzim koştu geldi, kıstı sesi. Duymadığım için açmışım da açmışıom sesi. Bana kalsa azıcıktı:)) Gecenin sessizliğinde inletiyormuşum ortalığı.

Bir doğuracağım, ödemler gidecek, duymaya başlayacağım, karnımdaki kocaman tüyler gidecek (hormonların etkisiyle devasa olan sonra dökülen bir oluşum, neyseki), kalp çarpıntılarım geçecek, kaburga ağrım bitecek. Mutteşem olacağım:))

Bugün itibariyle günü çalışma faslını bitiriyorum. Pazartesi uğrayıp sevkimi alıp alamastık diyip kızlarla öğle kahvesi içip ayrılacağım. Biraz ev hayatı ve büyük buluşma.

Bu hafta arkadaşlarımın uğurlama yemekleriyle geçti. Arkadaşlarım iyi ki varlar. Şımart şımart bitiremediler beni.

UE'yi fikre yavaş yavaş ısındırıyorum.
A : UE, sen de benim karnımdaydın sonra bize Ce-ee yapmıştın ya. NE de artık büyümüş, bize Ce-ee yapacakmış.
UE : Napmasıııın, burası soğuk.

....

A: UE, NE nerede uyusun?
UE: Paakta, salıncakta.
A: Ama soğuk olmaz mı?
UE: Benim gri olmayan montumu giysin (Sevmediği montlarından kakalıyor gene), atkı taksın, bere taksın.

E gelince, evde şenlik olacağa benziyor.

Ve şenliğe sadece 10-14 gün kaldı....

Rokaları birbirine ekleye ekleye günleri geçiriyorum. Pazardan alınan yeşillikleri özetleyeyim, 8 demet roka, 3 demet kıvırcık. Durumu siz hayal edin. Gece yatağa yattığımda gidip roka kutusunu alıp gelip bitirmişliğim var:)

5 Şubatta bir baby shower yapacaktık NE'ye. hastalanınca kaldı. Katılımcılara soracaktık, ne zaman doğacak tahmin edin diye. Soramadık. Bari okuyuculara soralım, nasıl tahminler ne zaman gelecek sizce? Bu satırları yazarken 36+3'teyim.

Kilo alımı 14.5.

10 Şubat 2011 Perşembe

Mutluluktan erime haftası...



UE'nin M. teyzesi, 1. yaşgününe yetişsin diye başlayıp 2 yaş 3 aylıkken tamamlamış el emeği göz nuru bu güzel hediyeyi. M. Teyzesi'nin dilediği gibi UE'nin bu yelkenli kadar özgür bir birey olduğunu, M. teyzesiyle birlikte görmek de benim dileğim. Biliyorum ki, M. teyzesi UE'nin hayatında yelkenlinin yakınındaki fener gibi hep yakın ve de yol gösterici olacak. Benim hayatımda çoğu kez ondan çok şey öğrendiğim, çoğu kez kendime örnek aldığım, iyi ki var dediğim gibi UE'nin hayatında da olacak.

(Ne arada başladın el emeği göz nuru işlerine? Ben de dikiş makinesi mi alsam heveslerindeyim, böyle şeyler beceremezsem diye heveslerim yıkıldı şimdi:))


Yıllar önce doğumgünümde bana masal yazıp, resimleyip bastırdığında ömrümde aldığım en güzel hediyelerden birini aldığımı biliyordum... Şimdi teyze oğluma da en kıymetli hediyelerinden birini verdi.



Ne kadar şanslıyım, bu kadar özel arkadaşlarım var. Ben bu hafta mutluluktan eridim de eridim.

Pinkim, özenlisin, düşüncelisin, eğlencelisin iyi ki benim biricik arkadaşımsın. Seni seviyorum, denizler kadar...

Yanlış Alarm

Dün gece birer saat aralı 4 sancı oldu.
Amanin geliyor dedim.
Annem şu valizini hazırlasın amaçlı kandırık sancıymış. Vesileyle valiz hazırlandı:))




Hamile Bandı Hülya'nın gebelik hediyesi. Artık hakkını veriyorum. Sanal Tükkan'dan

8 Şubat 2011 Salı

İyi ki mutluluktan doğurulmuyor...


Gülleri solduranın gülebileceğine inanmadığım gibi, ay gülüşlü insanların güldürme yetilerinin daha gelişkin olduğuna inandım hep. Bugün de kanıtlandı bu inanışım.

Daha önce bize Çukurova'nın beyazını bereketini katıp kitaplar gönderen gülüşü gülden güzel Evren , bu sefer de beni bu güzel resimle mutlandırdı. Kocaman bir gülümseme yerleşti suratıma.

Bir Dolap Kitap'tan Banu'nun Moli ve Olaf'larından bizim için seçmiş Evren.

Ama size küçük bir sır vereyim mi onlar Moli ve Olaf değil Umut Ege ve
Kardeşi Nehir Ece. Evet ismi de açıklayalım artık. Doğa Ece diye düşündüğümüz isim, ulama engelinden dolayı Nehir Ece seçeneğine döndü. Gün Ece, Ekin Ece, Defne Ece diğer seçeneklerimdi. Ana baba mutabık kaldığımız bu oldu.

Büyümüşleeer, şehre bir kış gelmiş, bir güzel kar olmuş, mevsim değişmiş karasal olmuş, iki kardeş kardan adam yapmışlar. Anne bir camdan çocuklarına, bir uzaklardan yıllar önce gelen resme bakmış, gülümsemiş...

Evren çok çok çok teşekkür ederim, çok mutlu ettin beni kilometrelerce uzaktan. Banu'nun da ellerine sağlık. İyi ki mutluluktan doğurmak diye birşey yok, az kalsın mutluluktan doğurayazacaktım bugün. Düşünülmek, sevilmek, özen gösterilmek, el emeği sunulmak ne güzel şeyler böyle...

Kış çayı da Sütüme Sarelleme Karışma'dan .

Kış kızı Nehir Ece, sen de böyle çok sevil...

7 Şubat 2011 Pazartesi

35. Hafta - Alışverişler yapılıyor...

35. Hafta enerjik başladı, hastalanıyorum mu ne diyerek bitti. İyileşip yazması da bu vakti buldu.

Yılın karıyla geçirdik 35. haftayı. Aman kaydımdı kayıyorumdu korkularıyla. Düşmeyeyim derken ağır ağır yürürken kaptım kesinlikle şifayı:))

35. Hafta eve ilişkin düzenlemelerin (2 çocukla hayat zor, sinerji olacak, nerde alışveriş yapılır ki diyip aradak çıkardık) yapıldığı hafta oldu.

Bebek şekerlerini de beğendik. İki buçuk senede moda ne çok değişmiş. Kova ve bebek arabası şeklinde şekerleri beğendik. Burcu kova olsaydı daha cuk otururdu, ama abisinin kendisine Kova ismini vermesine ilişkin sevimli bir ilişki kurdum ben kendimce:))

Giysileri yıkandı, ütülendi, hazırlandı.

Kaburga ağrım tüm şiddetiyle devam ediyor, kalp çarpıntılarım da. Merdiven çıkmak kabusum. Ayrıca yüzüm çok şişti. Burnum kocaman bir patates oldu.